Tiny Star İzlediğim En İyi 10 Japon Dizisi 2020 Ana içeriğe atla

İçeriği Paylaş!

Öne Çıkan Yayın

Jujutsu Kaisen: İtadori neden Sukuna için mükemmel bir taşıyıcı ve rakipti?

  Jujutsu Kaisen: İtadori neden Sukuna için mükemmel bir taşıyıcı ve rakipti? Merhaba, Bugün burada aslında Duygu'nun Mekanı 'ndaki karakter tahlillerinden yapmak istemiştim ama beceremedim :D Zaten bunu biliyordum ama yapacak bir şey yok elimizden geldiği kadar diyeceğiz ama beceremeyişimin sebebi çok uzun olması 2 karakteri birden yapmak istedim ve o da sanırım 3 sayfalık yazı oldu. Ama zaten izlemeyenler için her şey anlamsız olacaktır. Gene de kimmiş bunlar nasıl bir ilişkileri var ki tahlil ediyorum kısaca yazayım: Sukuna dediğimiz kişi 1.000 yıl öncesinin Lanetlerin Kralı diye anılan çok çok güçlü ve zalim bir lanet. Önceleri insanmış sonradan lanete dönüşmüş ve bütün sahirler falan toplanmışlar da zar zor bunu yenmişler. Ama yenmeleri de onu yok etmemiş 4 tane kolu var bunun, bütün parmaklarına ruhunu dağıtmış ve dinlenmeye çekilmiş. 20 parmak var ve yok edilemiyorlar anca işte kilit altında tutacaksın ama ne kadar tutarsın yani. 1.000 yıl sonra bizim esas karakter

İzlediğim En İyi 10 Japon Dizisi 2020

Konnichiwa! 

Bugün, -izlediğim- Japon dizilerinden en beğendiklerimi sizinle paylaşacağım. Japon dizilerini kısa oldukları için özellikle tercih ediyorum. Size de tavsiye ederim. Bir günde bitirebilirsiniz :) Öncelikle liste için sıralama yapmak en çok zorlandığım mesele. Muhtemelen sürekli "Ay şu bundan daha önde olsaydı..." diye düşünüp bir karar veremiycem ama olabildiğince artık. Bazıları için fazla ayrıntılı açıklamalarım ve aralara serpiştirdiğim bol bol giflerimle buyurun başlayalım:

1. Nobunaga Konçertosu - Nobunaga Concerto (13 Ekim - 22 Aralık 2014) - 11 Bölüm + Film

Tarihi, fantastik bir diziyle başlıyoruz: Nobunaga Konçertosu. Öncelikle kısa bir tarihi bilgi verelim: İmparator Meiji'den evvel de Japonya'yı birleştirme hayalleri kuruluyordu elbet. Bu amaçla büyük ölçekli ilk başarıyı Oda Nobunaga(1534-1582) sağladı. Japon eyaletlerinin yarısını kendi yönetimi altında birleştirerek yıllarca süren feodal savaşları sona erdirmişti. Ama çok uzun yaşayamadı, komutanlarından birinin ihaneti sonucu Hanno-ji'de bulunduğu tapınak yakılarak seppuku (harakiri) yapmaya mecbur bırakıldı. Meşhur Kyoto şehrini de o kurdu sanırsam.

 [Bu arada kyo-to = to-kyo benzerliğini keşfedince çok şaşırmıştım. Aa, yeri gelmişken nedenini araştırayım.... Aydınlanıp geldim. Şöyleymiş: Kyoto(京都) / Tokyo(東京都) Tokyonun başına ayrıca bir kanji eklemişler () sıralama da aynı, okunuşta tersi olmasına rağmen. Tokyonun doğu başkenti olduğunu biliyordum, meğerse şuymuş: İmparatorluk başkenti (Kyoto) vs Doğu imparatorluk başkenti (Tokyo ). Böylelikle Tokyo yazan sweetimde neden üç karakter olduğunu öğrenmiş bulundum :D]

Nihayet şimdi, diziye geçebiliyorum. Öncelikle ödlek, tembel bir lise öğrencimiz var, Saburo. Bu arkadaş geçmişe düşüyor ve düştüğü gibi sorumluluklarını taşımaktan aciz olan Nobunaga ile karşılaşıyor. Tipleri birebir. Nobunaga "Benim yerime geç. Al bu kılıcım senin olsun ben dayanamıyorum. Ama kimliğini ifşa etme yoksa ailem seni alnının çatından vurur." diyor.

Saburo da bi tarihi etkinlik alanındaydı kendi zamanında, sanıyor ki bu bir etkinlik. Alıyo kılıcı yerine geçiyor. 10 dakika sonra kendini savaş alanında buluyo. Bu sırada hala anlamamış salak salak fotoğraflar çekiyo derken insanların, gözlerinin önünde gerçekten öldüklerini görüyor ve nihayet anlıyor geçmişte olduğunu. Korktuğundan ben Saburo'yum da diyemiyor ve biz bu arkadaşın;

ünlü şogun Oda Nobunaga oluşuna şahit oluyoruz;

 Savaşlar, ittifaklar, savaş çağına barış getirme girişimleri, aşk ve arkadaşlıklar sürüp gidiyor. İzlerken bütün duyguları hissedebiliyoruz. Başrol Shun Oguri en başarılı bulduğum Japon aktör olabilir. İkinciyi devamda belirtirim. Rolü de şahane oynuyor. Diğer karakterlere gelince, Stratejiste hayran kaldım. Nobunaga’nın karısı da iyiydi. Nobunaga’nın yardımcısı Tsune iyiydi ama sona doğru bi’ sinirlendirdi beni, hala da öyleyim :D Nobunaga’nin eniştesi de çok iyiydi. En üzüldüğüm karakterlerden biri. Ah o Maymun var ya ona hissettiğim duygulardan bahsedersem spoiler vermiş olurum ama siz izlediğinizde ne hissederseniz benimki iki katı diyeyim. Asıl Nobunaga için de yoğun ve karmaşık duygular var hepimiz aynı şeyleri hissedeceğiz o yüzden ona da değinemiyorum siz anlarsınız izleyince.

Sona gelirsek, tarihi gerçeklerden kopulamadığı için hüzünçlü sonu ellerinden geldiği kadar güzelleştirmeye çalışmışlar ama elden bu kadarı geliyor. Bu son bile herkesin aklına gelmez, güzeldi.

Sıradaki...

2. Algernon'a Çiçekler - Flowers for Algernon - Algernon Ni Hanataba O (10 Nisan- 12 Haziran 2015) - 10 Bölüm

 Algernon'a Çiçekler, Daniel Keyes tarafından yazılmış bilimkurgu hikâyesi ve romanıdır. Hikâye 1958 yılında yazılmıştır. Romanın üç film uyarlaması bulunmaktadır.  [Charly (1968,ABD); Flowers For Aligernon (2000, ABD) ve Des Fleurs Pour Algernon (2006, Fransa)] Japon yapımı bu dizi de 2015 yılında bu eserden uyarlanmıştır. Hikaye şöyle:

İnsanların zeka seviyelerinin artması sayesinde toplumun hiçbir sorunu kalmayacağına inanan profesörümüz zeka seviyesini yükseltme üzerine bir ilaç geliştiriyor. Üzerinde deney yaptığı farenin ismi Algernon. Farenin zeka seviyesi yükselince bir insanda deneyelim artık diyorlar ve "gerizekalı" olduğu için annesi tarafından terk edilmiş, babası da ölmüş başrol karakterimiz Sakito Shiratori'de karar kılıyorlar. Bu rolü -en sevdiğim ünlü- Yamashita Tomohisa canlandırıyor. (Oyuncuyu sevmeme rağmen pek çok listede yer alan 5'ten 9'a Aşk dizisini yeterince beğenmediğim için eklemiyorum. Çok seçiciyim bakın :D Kaliteli liste.) 

Zihinsel engelli halleri çok şekerdi:

Babasının çocukken söylediği bir şeyi yanlış anlayıp taş-kağıt-makas sanmıştı bu yüzden film boyunca sürekli bunu yapıyordu :) Diziyi izlerken sevindim, güldüm, üzüldüm, sinirlendim. Daha duygusal biri muhtemelen ağlardı.

 Diğer karakterlerden, hapisten yeni çıkmış arkadaşı ve çalıştığı ve barındığı çiçekçi dükkanının sahibi aynı zamanda babasının arkadaşı olan amcayı sevdim. Profesörün de kendine göre bir hikayesi var, o da sevilebilir. Spoiler vermek gibi olacak mı bilmiyorum da sonda üzüldüm. 

Üzgün bir not: Türkçesini bulmakta zorlanabilirsiniz :/ Ama yok değil 😇

Sıradaki...

3. Ölüm Defteri - Death Note - Desu Noto (5 Temmuz- 13 Eylül 2015) – 11 Bölüm

Bu arkadaşın animesi daha güzel olduğundan ve bir önceki yazımda Ölüm Defteri ile ilgili her şeyi yazdığımdan dolayı burada açıklamalara girişmiyorum. Dilerseniz, buyurunuz o sayfaya: Te şurdan

4. Öldüren Öpücük - Kiss that Kills - Todome no Kisu (7 Ocak – 11 Mart 2018) – 10 Bölüm + paralel mini dizi

Bu diziyi istisnasız bütün film listelerinde görürüz: Öldüren Öpücük. Anlaşılacağı üzere bir öpücük var ve öldürüyor :D bu kadarcık değil tabi, kızımız öptüğü kişi ile bir hafta öncesine dönüyor, yani geçen haftada diriliyorlar. Geçmişe dönmeden önce ikisi de ölüyor ve paralel bir dünya bunların ölüsü üzerinden devam ediyor. Biz bununla ilgilenmiyoruz, bir hafta öncesine döndükleri normal dünyada devam ediyor dizi. Paralel mini dizisi ise her paralel dünyada neler olduğunu 10-15 dk anlatıyor ve dizinin gerçek finali de bu paralel dizinin son bölümünde. Izlemediyseniz kaçırmayın.

Esas oğlan da ailevi sorunları var o yüzden tek başına yaşıyor ve gözü paradan başka bir şeyi görmüyor. Japonya’da yaygın Host Clublar var. Bu arkadaş orada çalışıyor ve para için yapmayacağı şey yok. Şeytan bildiğin. Hikayeye başlarsam spoiler vermeden anlatamam o yüzden devamı sizde. Yazının başlarında en beğendiğim ikinci aktörü yeri gelince söylerim demiştim: Kento Yamazaki. Ölüm Defteri’nde de burada da başrolü o oynuyor. Burada kötü çocuk hallerine bayılabilirsiniz. Birkaç filminde de kötü çocuk halleri vardı, çok iyiydi. Sonra hüzünçlü, iyi bir halini izledim ay o hali de şahane! Devam edelim.

Diğer karakterlere baktığımızda, zengin kızın abisi, karakteri en düzgün kişi. Esas oğlanın, zengin kızı kapmak için adamı nasıl insanlıktan çıkardığını görüp üzülüyoruz. Zengin kız deyip duruyorum ama o da kişilik olarak iyi, güzel bir kız. Bence gördüğüm en güzel Japon kız olabilir.  Hasebe de iyi çocuk. Ah Kazuma! İyi biri değil ama ona çok güldüm ben, epey de sevdim :D Sokaklarda yatıp gitar çalan arkadaşı nasıl unutabiliriz? Dizi boyunca “Ya bu ne biliyor? Ya bu ne yapacak?” diye meraklandım durdum. Kilit bir rol o da.

Eleştiri olarak, geçmişe geçişteki öpme sahneleri fazla abartılı ve uzun sürüyor. Hele iki tanesi var ki insanın midesini bulandırıyor artık. Bu sahnelerde duvarı izleyebilirsiniz. Uzatmıyorum. 

Devam!

5. Bay Hiiragi'nin Sınıfı - Mr. Hiiragi's Homeroom - 3 Nen A Kumi: Ima kara Mina-san wa, Hitojichi Desu (6 Ocak – 10 Mart 2019) – 10 Bölüm

Hemen belirteyim, bizde bu sene yayınlanan ve başrolünde İlker Kaleli’nin olduğu Öğretmen dizisi bundan uyarlama.

[Diziyi sevdiğimden onu da izledim: Orijinalde, tamam, biraz eski püskü giyinme meselesi var ama hocanın saçı başı yerinde; bizde Kaleli’nin saçları inek yalamış gibi olmuştu ne yalan söyliim. Bunun dışında gözlüğün çerçevesine kadar her şeyi birebirdi başlangıçta. Öğrenciler çok fazla ağlayıp zırlıyorlardı bi de bizde, muhtemelen gösterim süresiyle alakalıdır. Ama senaryodan şaşılmadığı için en beğendiğim uyarlama olmuştu. Ne yazık ki sonradan değiştirdiler ben de soğudum. Yerli bir diziden 10 bölüm beklemezdim mesela, kısa tuttular. Orijinale en sadık uyarlama diyebilirim izlediklerimden. Tebrikler.]

 Dizi, on gün sonra liseden mezun olacak 3A sınıfının, sınıf öğretmenlerinin bir dersiyle başlıyor. Ama derste öğrenciler bir bakıyorlar ki, pısırık hocaları şunu diyor:

"3A sınıfı, şu andan itibaren hepiniz rehinesiniz." Dizinin Japonca ismine de taşımışlar repliği. E tabi öğrenciler şok! Sallamıyorlar başta ama hoca ciddi: bomba patlatmalar olsun, saldıran öğrencileri teker teker yere sermeler olsun, bıçak çekmeler olsun ne ararsan var.

Meğer bu sınıftan bir öğrenci ölmüş de aralarında kimin öldürdüğünü ortaya koymak için yapıyormuş. Toplamda 10 gün boyunca hergün bir ders verdi ve her derste bir soru sordu. Cevabın gelip gelmemesine ve doğruluğuna göre ciddi sonuçları vardı tabi. Sonra sürekli "Leeet's thiink" diyodu. Bizim hoca "Düşünün." diyordu ki hiç bu edada bu tatta değildi.


Sonuçta katili soyut olarak da somut olarak da görüyoruz. Bence, teknolojinin bu gelişim çağında herkesin izlemesi gereken bir dizi. 

Diğer öğrencilerden en çok Kai'yi sevdim. Bu arada sonda şöyle oluyorsunuz:

6. Hayatımın Saatleri - The Hours of My Life - Boku no Ita Jikan (8 Ocak-19 Mart 2014) – 11 Bölüm

Bu diziyi yazarken de, görsel toplarken de ağlamaklı oldum. Dizinin başrolü Miura Haruma (1990-2020) bu sıralarda Japon sineması ve dizilerini takip edenler için gönül yarasıdır. Bu dizide, ölümcül bir hastalığa yakalanıyor hayatının baharında sonra elden ayaktan düşüyor; önce tekerlekli sandalyeye sonra yatağa bağlı hale geliyor. Bu arkadaş, 2006 yılında ünlendiği yapım Koizora (Aşkın Gökyüzüsü) filminde de sonda ölmüştü. Orada “Ölmek istemiyorum.” deyip ağladığı bir sahne vardı :’(( Hüzünlenmeyeyim diye komedi filminde kötü karakter haliyle göreyim diyorum koca filmde sadece onunkisi duygusal bir hikayeye dönüşüyor ve ölüyor. Proje seçimleri de kendi hayatını yaşama şekli gibi. Neyse, uzatmayalım ve “Rest In Peace” deyip diziye dönelim.

Dizi anlaşılacağı üzere dram tarzında. Ağlamak isterseniz izleyin. Ben istememiştim ama kardeşim açınca izlemeden edememiştim. Filmin başında karakterimiz -Miura’nın mükemmel gülümsemesi ile- şöyleyken:

Sonda böyle oluyor:

Burada annesine “’Bana yardım edin’ dedim. Neden beni fark etmediniz.” diyordu. Dizi boyunca ailesinin her bir üyesine sinirleniyorsunuz. Tıp okuyan kardeşinin üzerine ne kadar düşüyorlarsa bu zavallıya o kadar uzaklar. Hayır, çocuk tekerlekli sandalyede sürünüyor daha ne kadar ilgi göstermeyeceksiniz?! Hiç sesini çıkarmayan karakterimiz bile, artık beni fark edin, demek zorunda kaldı.  Benim en üzüldüğüm sahne bu olabilir. Annesine özellikle sinirliyim. Neyse ki aşkta işler yolunda gitti.

Karakterimiz de öleceğim diye karalar bağlamadı ve her haliyle yapabileceği en küçük şeyde bile bir şeyler başarmaya çalıştı. Bu açıdan cesaretlendirici, motive edici olabilir izleyiciyi.

                     

7. Zengin Oğlan, Fakir Kız- Rich Man, Poor Woman (9 Temmuz- 17 Eylül 2012) – 11 Bölüm + Film

Buraya kadar çok yoğun konular işleyen dizilerden bahsettik, şimdi, basit bir aşk hikayesine gelelim: Zengin Adam, Fakir Kadın. Basit dediysek, başlıktaki gibi klasik bir hikaye değil. Diziye başlayınca başlığın yanıltıcı olduğunu hissettim. Örneğin zengin adam babadan zengin değil ve kendi üstün gayreti ile sahip olduklarına erişmiş, çok çalışkan, zeki biri. Kıza gelince de ondan daha fakir pek çok karakter görmüştük. Bence yeterince fakir değildi. Yani klasik bir zengin-fakir hikayesi bekleyen herkesi yanıltacak bir başlık. Dizideki ana mesele şu: Esas oğlan [Shun Oguri (İlk sıradaki dizinin başrolü)] küçük ayrıntıları aklında tutamıyor ve en önemlisi hemen hemen hiç kimsenin yüzünü hatırlamıyor. Kızımız ise tam tersi müthiş bir hafızası var en küçük ayrıntılara kadar. Bu halleriyle birbirini tamamlıyorlar tahmin edersiniz ki. Adam, bir teknoloji şirketinin CEO’su. Dizi 2012 yılına ait ama gene de “Vay be bu teknoloji var mıymış?” dedirtti. Japonlar çalışıyo abi :D

Bu arada yardımcı rollerden Yuki Furukawa neden böyle ufak tefek rollerde oynuyor asla anlamıyorum. (5’ten 9’a Aşk’ta da oynamıştı böyle) Bu tür listelerde hep başta çıkan bir dizinin esas oğlanı olmasına rağmen. Tuhaf.

Diğer karakterler hakkında yoğun hislerim yok, ama Japon filmlerinde çoğu zaman kötü adam sonda affedilir ve iyi olur. Burada da oldu sinir oldum.

Kapanış filminin olduğunu bu hafta fark ettim. Şimdilerde izleyeceğim, bakalım.

8. Aşk Sonsuza Dek Sürer - Love Last Forever - Koi wa Tsuzuku yo Dokomademo (14 Ocak - 17 Mart 2020) - 10 Bölüm


Listemize bir de doktor dizisi ekleyelim. Esas oğlanımız başarılı bir doktor. Kızımız da lisedeyken onu görüp hayran kalıp  onunla çalışma ve aşık olma hayalleri kurarak hemşire olmaya karar veriyor. Ama hemşire olup da hastaneye girdiğinde bakıyor ki lisedeyken gördüğü kibar adam gitmiş, yerine despot, "şeytan" bir adam gelmiş. Kız hemşire olduktan sonraki karşılaşma anları komikti ve ilkiyle aynı sahne olmasına rağmen dağlar kadar fark vardı :D


Bu dizide en çok hoşuma giden şey erkeği süper, zeki, başarılı gösterirken kızı hiçbir işe yaramayan malın teki olarak sunmamışlar. Kız da hemşire olarak gayet çalışkan ve ne kadar zorlukla karşılaşsa da gayret eden inatçı bir kişilik. En büyük zorluk esas oğlanın tavırları olabilir tabi:


 Ayrıca, genelde tıp dizileri doktorlar üzerine olur, burada doktorluk kadar hemşirelik de önde; bu açıdan da güzel. Çokça güldüğümüz, aynı zamanda hüzünlenebildiğimiz de bir dizi. 

* * *

Son olarak en ünlü Asya dizileri olduğunu düşündüğüm iki yapımla bitireyim. Uzakdoğu Asya'da pek çok uyarlamaları olduğu için sıralamaya koymama zalimliği göstermiş olabilirim. Açıkçası ben ikisinin de önce, Güney Kore versiyonlarını izlemiştim. İkisi de Japon Mangasına dayanıyor. 

Erkekler Çiçeklerden Üstündür - Boys Over Flowers - Hana Yori Dango (2005-2008) - 2 sezon + film

Bunu Kore versiyonundan daha çok sevdim. Esas oğlanı Kore versiyonunda sevmemiştim pek, bunda Jun Matsumoto şahane oynamış. Favori karakterim olan ikinci oğlanı da yukarda bahsettiğim Shun Oguri canlandırınca beğenmemem mümkün değildi. Burda da gene dördüncü elemana ısınana kadar canım çıktı. He, biliyorsunuzdur diye açıklama yapmamış bulundum. Bakın mesela bu, zengin çocuk fakir kız ismini alabilirdi. 

Sıralamamda muhtemelen 1. sırada yer alırdı.

ve son olarak,

Hınzır öpücük - Mischievous Kiss - İtazura Na Kiss (2013 - 2015) - 2 sezon

Bu arkadaşı da Kore versiyonundan (Playful Kiss) daha çok sevdim. Yukarıda ufak tefek roller almasından şikayetçi olduğum arkadaş buranın başrolü oluyor:) Bu bağlamda ama ülke dışına çıkmış olacağız, 2019 yapımı bir Çin film uyarlaması var ve başrolünde Darren Wang oynuyor. Onu da izleyebilirsiniz hem iyi olmuş o da hem de daha kısa. 

Bu arkadaşı da sıralamama eklesem 5 gibi olurdu. 

Şimdilik aklıma gelenler bunlar. Zamanla değişiklikler yapabilirim. 

...

Mesela şimdi!

Alice In Borderland (2020)

Alice In Borderland Netflix tarafından 2020'nin son günlerinde yayınlandı. İlk sezonunu izleyebildiğimiz dizinin gelecek sezonunu heyecanla bekliyoruz. Bu yapım için ayrıca bir yazı ekleyeceğimden burada bırakıyorum. İçeriğindeki hareket, aksiyon ve gerilimle bu arkadaş, listemin 2.si olabilir. (Ahanda yazdım. Buyurun: burdan)

Ayrıca bir film sıralamasında görüşmek üzere. 

Senin sıralaman nasıl olurdu? Yorumlarda fikrini benimle ve okurlarla paylaşmayı unutma!

 Sayonara 👋

Japon dizileri manyağı Sevda.

Yorumlar

  1. Çok güzel bir yazı olmuş. 💜

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. Hoşunuza gittiyse ne mutlu🌸

      Sil
  2. bak böyle yazılar işte ne güzeeel :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim. 🐥😍 Anime listesiyle başlayacağım sanırım :) Sonraki listelerle birlikte umarım hoşuna gidecek şeyler çıkar :)

      Sil
  3. Nobunaga Concerto'nun animesini izlemiştim, geyik bir yapımdı, özellikle Nobunaga'nın o rahat, başına buyruk halleri filan... Çok şekerdi :D
    Onun dışında Hana Yori Dango ve Mischievous Kiss'in Kore versiyonlarını izlemiştim, ilk dizilerim olduğundan ve izlediğim sıralar ortaokul yıllarıma tekabul edip bana epeyce nostaljik hissettirdiginden çok da objektif olamayabilirim bu konuda :D İkisi de çok şirin geliyor vallahi bana :D İkinci dizide her ne kadar başrol oğlan keresteden hallice olsa da... Onun için de nette bir zamanlar başrol oğlanın günlükleri diye bir zamazingo vardı, orda da gerçek duygularını vs anlatıyordu güya... :D Wattpadde de tr çevirileri doluydu, başrol oğlanın hıyarlığını telafi etmeye çalışmışlar kendilerince :D

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Ben de lise 1deydim onları izlerken. İlk dizilerimdi, zaten f4'ten Ji Hoo'yu sevince oraya da atlaniyor bir şekil. Ama gerçekten de keresteden halliceydi. Kore hayranıyken bile o diziyi izlediğime pişman olmuyor değildim 😂😂 neyse ki Yuki Furukawa daha sevilesiydi.
      Ve neyse ki o zamanlar internet erişimim yoktu. Yoksa kesinlikle o günlükleri falan kurcalardım. Hatırlıyorum akıllı tahtadan Yamapi'nin günlüklerini okuduğumu ( ama neden? Aynı gün doğanlar ruh esiymis diye duymuştum. Baktım onunla aynı gün doğmuşum. Bı bakiim bana benziyo mu diye raportaj günlük falan bakıp ortak nokta aramıştım ahahahah, vardı biraz hala daha severim yeni yeni uzaklasiyorum, bakalım. 😂)
      Ama bı dk, bahsettigin günlükler Kim Hyun Joong'un değil de Bark Sung Joo'nun günlükleri mi? Tanrım! 😂

      Nobunaga animesinin ilk bolumune baktım karşılaştırma için, Shun Oguri'nin saçlarının daha güzel olduğunu hatırlıyorum sadece 😅

      Sil
    2. Uzuun uzun komikli bir yorum yazıyordum ne güzel, derken telefonumun şarjı bitti :')

      Yeniden yazacagim yine de, bu böyle yarım kalmayacak :D

      Nee, aynı gün doğanlar ruh eşi miymiş ? Bak şimdi...
      Astrolojiye hafiften ilgili de bir insanim, yapma, inanırım :D
      Çok tatlı bir aniymis ki bence :)
      Lise yıllarında bizim siniftan bir oğlanla aynı gün doğmuştuk, çok yakın olmasam da gayet sempatik biriydi aslında. Umarım bir şeyleri kacirmamisimdir :DD Akran olduğumuzdan yıl bile aynıydı hatta, of :D

      Evet evet benim dediğim günlükler maalesef Baek Seung Jo'nunkiler... :D
      Bayağı bayağı da ugrasmislardi hatta, her bölüme özel Seung Jo'nun ağzından 'bakin aslında ben de köpek gibi aşıktım' temalı özür mektubu minvalinde açıklamalar filan... :D Hatta diziyi izleyenler günlüklerle bir gidin diye birbirlerini tembihlerdi filan, ahajajsjdhsj :D

      Onun dışında Nobunaga'nin animesi çok da dikkate alınacak bir yapım değildi ama izlediğim dönem iyi gelmişti bana, eglendirmisti :) Diziyi izleyen eksikliğini çekmez bence :)

      Sil
    3. Üşenmeyip ikinci defa uzuun uzun yazdığın için teşekkür ediyorum💐

      O zamanlar öyle bir şey okumuştum. Ama seni de kötü yola düşürmeden ahsjsj belirteyim: Nereden okudum, kaynak falan hiç hatırlamıyorum, muhtemelen uydurma bir şeydir. De, aynı ay doğanlar bile burçlara göre benzesiyorsa aynı gün doğanlar hayli hayli benzeşir diye düşündüm doğal olarak. O çocuk benim sınıfında olsa kesin kanki olurduk😅 aynı yıl, aynı günü hayatta kaçırmazdim. Doğum gününe epey değer veriyorum.

      Merak ettim şimdi Baek Sung Joo günlüklerini. Açıp fıkra niyetine okuyacağım. Birbirlerini tembihlemek ha, müthiş 😂

      İyi bari, Nobunaga'nin dizisini izlediğime sevindim. Burada listenin başına koydum ama anime listesi yapsam pek şansı olmazmış.
      Tenkyu 💐🎈

      Sil
    4. Rica ederimm 🥰

      Bence de bu konuyu daha fazla deşmesek ruh sağlığım için çok daha iyi olacak 😂😆 Çünkü dikkat çekici de bir insandı hani, neyse ben daha fazla konusmicam, ahahahahahsj 😂😂😂

      Fıkra niyetine ha... Çok güldüm 😂😂 Ama kesinlikle tam olarak öyle, fıkra niyetine okunmalık. Yahu gösterilmemiş, muhatabına iletilmemiş sevgiyi aşkı biz ne yapalım ? Etrafta poker face dolanıyor, kıza berbat davranıyor ama aslında çok seviyormuş, yok o tsundereymiş zaten. Zirvaliktan başka bir şey değil. Biraz gerildim gibi - :D - ama ne yapayım, insan utangaç olur tamam, ama hoşlandığın birini neden bu denli küçük görür, ona aptalmış gibi davranırsın ki ?

      Biraz içimi doktugume göre ben günlüklere devafjdjsjs 😂 Şaka bir yana romantikti de bayağı günlükler, uyumadan önce bir bakicam galiba 😝

      Sevgiler, esenlikler dilerim efenim 🥰💐

      Sil
    5. Baek Sung Joo günlükleri diye arattım, bahsettiğini bulur muyum acaba diye, OMG neden bu kadar popüler?! Bir sürü sayfa vardı ya, gezindim biraz 😂 Baya özenli yazmışlar valla helal olsun😂 O dönem o diziyi severek takip ediyor olsam okurdum heralde de bu kadar sevmemiştim. Zaten dizi izlerken bölüm sonundaki fragmanı bile beklemeden sonrakine geçiyorum hemen. Bölüm başı kapatıp buraya zahmet etmezdim ama yazık, karakter duygu yoksunu olunca fanlar eksiği gidermiş. Güzel düşünce bı taraftan😅

      Teşekkürler 💕 Mutluluklar🎉bol güneşli günler efenim💐🎈

      Sil
  4. Çok detaylı bir yazı olmuş emeğine sağlık. 🥰🌺 Japon dizilerini pek bilmediğim için faydalı oldu. Listede ilgimi çekenler 2, 5, 6 oldu. Öğretmenli diziyi izlerim sanırım, bizdeki uyarlamasına pek bakmamıştım. Uyarlamalarda değişikliğe gidilince sinir oluyorum. :)
    Sondaki dizilerin Kore versiyonlarını zaten çok sevmiştim, bunlara bakmam o yüzden. Kim Bum varken hele, o zamanlardan beri dikkat çekici buluyorum onu. :)
    Ölüm Defteri'nin animesi mükemmel, filmini sevmemiştim, oyuncu seçimi iyi değildi (L hariç), o yüzden diziden de umudum yok. 😅

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Teşekkür ederim 😍.
      Öğretmenli dizi güzel bir seçim olmuş. Keyifli seyirler.
      Kim bum çok şekerdi, ama ben JiHoo'ya düşmüştum. Ama dediğim gibi Japonları daha çok sevdim bunlarda.
      Bu ölüm defterinde de L çok iyi. Şu sıralar Japonya'nın en şeker oyuncusu oynuyor onu. Near da çok güzel ama biraz psiko ağırlıklı olduğundan epey bı değişmiş o. Ama ben sevdim diziyi de hehe.

      Sil

Yorum Gönder

Ee okudun o kadar, sen ne diyosun :)

Emojiyle tepki ver!

Popüler Yayınlar