Tiny Star Koyun | Yazarlık Atölyesi Yazdığım Hikayeler 3 Ana içeriğe atla

İçeriği Paylaş!

Öne Çıkan Yayın

Yeni Açılan Bir Sayfanın Getirdiği Yoğunluklar

 Merhaba! Blogları ziyaret edemediğim için günah çıkarmaya geldim :)  Zaten oldum olası aktif değildim. Blogları Canlandırma Projesi sağolsun bir iki ayda bir yayın yapıyorum öyle de bir enerji :D İki ay önce bir işe başladım, başka bir şehre taşındım ve neredeyse tek başıma yaşamaya başladım. Ailecek çalıştığımız tekstil atölyemiz dışındaki ilk iş tecrübem olduğu için epey dikkatimi vermem gerekiyor, sanırım. Ait olmadığım bir yer neticede (Akademi) Ama alışmak çok kolay oldu ve buradaki yoklamalardan kalmamın nedeni burada yatmıyor. Sorun şu ki yüksek lisans tezimi şu haftalarda -hadi zorlayalım aylarda- vermem gerekiyor. Ve sanırım uyumamam lazım ☠ Help-  Tezi bitimek gerektiğinden tez dışında okumalar yapmak vicdanı zorluyor. Ve tabi gerginlik ve stresi bomboş dursam bile üzerimde duruyor. O yüzden kimi BCP temalarını kaçırmayayım diye kendimi zorlamak dışında bir aktivite yaptığım yok.  Demek o ki tez bitince bütün yazılarınıza bakacağım inşallah 🙃 Şimdilik yokluğumu mazur görmen

Koyun | Yazarlık Atölyesi Yazdığım Hikayeler 3

Hikaye ödevi: Uçakta geçen bir hikaye

Koyun 

Sarı, gerçekten de göz yakan bir renkti. Bunu, tıpkı bugünkü gibi, güneşin altında uçsuz bucaksız hazineler gibi parlayan kum tepelerini izlemek zorunda kaldığında iyi anlıyordu. Sahra çölü üzerinden kaçıncı uçuşuydu bilmiyordu ama motor arıza verip de kumlara mecburi iniş yaptığı ilk seferiydi bu. Ah izlemesi bile can sıkıcı olan bu kumlar... Şimdi uçağın gölgesine sığınıp tamir etmeye çalışırken kavrulan kumların üzerinde yürüyor ve güneşin sevecen (!) ilgisine mazhar oluyordu. Dahası, arızayı tamirin günler süreceğini anlıyordu. Neyse ki yanında sekiz güne yetecek kadar su ve yiyecek vardı. Gün batana kadar uğraşıp durduktan sonra gündüzün sıcaklığının esamesinin okunmadığı ayazda üzerini iyice örtüp uykuya daldı. 

Pilotumuzu uykuda bırakalım, Sahra’nın bir başka noktasında iki minik ayak da yol almaktaydı. Üşümeyi ya da susamayı pek dert ettiği yoktu, gündüzün de sıcaklığa bana mısın dememişti. Nereye gideceğini de çok iyi biliyordu ama içinde hedefine ulaşma anının korkusunu taşıyordu. Endişeleri olmasa belki korkusu galip gelebilirdi, lakin bu yolu almak zorundaydı. Buraya en son geçen sene gelmişti, dünyayı tanıdığı ilk yer bu kum tepeleriydi. Sonrasında başka diyarları gezmiş dolaşmış ve pek çok şey öğrenmişti, dahası, bu yolculukta sevdiklerinin ne kadar özel olduklarını anlamış, zamanında terk etmek basit gelse de şimdi endişelenebilir olmuştu. Aslında onu mutlu eden şey bu endişe haliydi. 

Evinden ayrıldığından beri sevgili gülü ne yapıyordu acaba? O arsız ağaçlar yanı başında yetişip bütün gezegeni istila ettiyse başı dertte olabilirdi. Bu yüzden artık evine dönmesi gerekiyordu. Ah keşke evinde değilken gülünü koruyacak bir bekçisi olsaydı. Bir koyun mesela. Bir koyunu olsaydı o arsız ağaçlar çıkar çıkmaz mideye indirirdi de kurtarırdı evini. “Keşke bir koyunum olsa.” Diye düşünürken uzaklarda bir kuşun uyuduğunu gördü. Doğmakta olan güneş kuşun kızıl bir parıltı yaymasını sağlıyordu. Parıldayan ve böyle yayılarak uyuyan bir kuş hiç görmemişti daha önce. Merak edip yanına yaklaştı ama o yaklaşırken kuş büyüdü, büyüdü, büyüdü. Aa, bunun tüyleri falan yoktu, demirdendi sanki. Demirden kuş mu vardı? Galiba vardı, yanına iyice yaklaştığında hemen dibinde uyuyan bir insan keşfetti. Ah, bir insan! Burada bir insanla karşılaşacağını tahmin etmemişti. Aklına gelen şahane bir fikirle gülümsedi. Evet evet, bu insandan bir koyun isteyebilirdi! Hevesle uyandırdı onu. Adam hiç beklemediği bir şekilde uyandırılıp da hayretle sesin sahibini aramak için etrafına bakındı. Ama fazla yukarı bakmıyor muydu? Ah bu büyükler! Bakışları bile hep diğer büyükleri bulmak içindi. Şaşkın pilot nihayet bakışlarını aşağı indirdiğinde bu tuhaf giyimli ama oldukça sevimli sarışın arkadaşı görebildi. İncecik sesiyle ona şunu söylüyordu: 

“Bana bir koyun çiz.”

* * *

Hocanın yorumu:

Bu, önceki metinlerinden farklı, bu öykü başka ama aklı başında bir hikaye. Kusurlu değil, ne anlattığını biliyor ve .... Üslup böyle bir şeydir. (Bu sırada üslubumun olup olmadığını bile bilemeyen ben kişisi) 

Daha öncekiler akıl yürütmelere dayanıyordu. O akıl yürütme burada yoktu ama "Demirden kuş mu vardı? Vardı galiba." Bu senin önceki öykülerinden sızmış. Ve ah bu büyüklükler kısmı (bunu açıklayınca kalsın dedi hehe) at, tamam. 

Aynen devam. Sonunu pek anlamadım ama...

(Hocam bu Küçük Prens başlamadan öncesini anlatıyor.)

Aa çok iyi. Ben anlamamıştım. 

(Anlayan kimse oldu mu, diye sordum sınıftan üç beş kişi anlamıştı:) 

Ben anlamadım ama anlayanlar olmuş, çok hoş. 


Peki, sevgili blog okurları anladılar mı?

Yorumlar

  1. Küçük prens ? diye düşünürken geldi yanıtı son fasılda:)

    Başkasının farkında olup kendimizin farkında olmadığı, kendimize ait şeylerin hissettirdiği duygu tam olarak nedir ki acaba?

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Oleey tanımanıza çok sevindim 🦊🌹🐍 🥳
      Bunun farkında olmadığım için tam bilmiyorum. Kendimi tanımak konusunda pek çabaya girmiyorum ama biri benim hakkımda bir tespit yapınca hoşuma gidiyor hemen dinliyorum acaba ben neymişim; haa bu bilinçsizce yaptığım aslında buymuş falan diye.
      Tespitler doğruysa üzerimizdeki keşfetme yükünü kaldırıyorlar, yanlışsa o kalıba giriyoruz sanırım.
      Ama bu duygu güzel bir şey olsa gerek. Sen bile farkına varmamışsın ama başkası bu çıkarımı yapacak kadar senin üzerine düşünmüş. Değerli hissettiriyor.
      Teşekkür ederim 🦊🌹

      Sil
  2. Emeğine sağlık. Değişik hikayelerden ilham alıp güzel şeyler yazıyorsun. Tamamen kendine özgü bir şeyler de yazabilirsin, daha orijinal olur böylece. :)) Anlatımın güzel, okutuyorsun kendini. Hoca da güzel yorumlamış. Başka hikayelerini de bekliyoruz. 🥰🌺

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Tenkyuuu 😍 aklıma fikirler gelecek de hemen bir başka yapım geliyor şu sıralar haha. Misal gelecek haftanın konusu şu: bir rokette, iş görüşmesine giden biri. E şimdi gel de GinTama'yı akla getirme 😂 gene de daha orijinal olsun diye gintama karakterlerinden bahsetmiycem ama evren o 😂 Ali express'ten ayakkabı siparişi gelmiş dünyalı bir eleman da onu Çarıksızlar gezegenine götürüyor olacak XD ama haftaya konu anlatımı olacak hikaye okumayacağız ne yazık ki.

      Sil
    2. Gintama'da öyle sahne mi var, iyiymiş ehehe. 😀 Bayağı ilginç görünüyor, yazınca okuruz artık. 🤗 Sadece konu anlatımı sıkıcı oluyor evet. 😅

      Sil
    3. Misal Gin chan'ın bir arkadaşı uzay ticareti yapıyor hehe. Gezegenler arası tren seyahatleri var, arada bizim dünyalılar da başka gezegenlere gidiyor. Evrenin son sigarasını bulmak için Hijikata'nin tütün gezegenine gitmesi gibi 😂
      Konu anlatımı eğlenceli. Hikaye okuma, hikaye yazmadıysan sıkıcı oluyor. Ama yazdıysan hemen okuyup yorum almak istiyorsun hocadan.
      Konu ilginçmiş bugün yazacağım hemen. İlk defa erken yapıyorum ödevi XD

      Sil
  3. küçük prens olduğunu anlamadım ama tanıdık geldi hikaye aslında küçük prensin yazarı aklıma geldi, kumlar, çöl, pilot deyince onun da hayatı böyleymiş :) bana bir koyun çiz demesini de beklemiyordum :) yani bu öykü bir tür fan fiction gibi olmuş o zamansa :) hocanın dediği şey sanırım, burdaki kurgu ve hayal güzel :) akıl yürütmek de herhalde yani öykü veya kurgunun içine yazarın kendi düşüncesi girip öyküye müdahale etmesin diyor. hadiii öykücü oldun seeen iyiceee :)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Aynen aynen fan fiction :D İlk öykü kitabımın da bir fan fiction olmasına karar verdim :D Başka da öyküyle işim olmaz romana hazırlık olsun diye takılıyourm :) Hoca mekan olarak uçak deyince benim aklıma direkt Küçük Prens'in yazarı geldi, o yüzden bunu yazdım hehe.
      Önceki hikayelerimin zekice olduğunu söylemişti, burada zeka yok sanırım :D Ama gene de dediği yerde zeka devreye girmiş, bu hikayeye yakışmıyor diyor heralde ben de çözemedim hepsi aynı kaynaktan çıkıyor her öyküye farklı yazar kişiliği mi geliştiriim napiim :D
      Tenkyuuu 🌼

      Sil

Yorum Gönder

Ee okudun o kadar, sen ne diyosun :)

Emojiyle tepki ver!

Popüler Yayınlar