TÜRKİYE’DE KULLAN-AT İŞÇİLERİ OLARAK SURİYELİ SIĞINMACILAR: İNTERNET GAZETE HABERLERİ ÜZERİNDEN BİR İNCELEME
Giriş
Bu çalışmada kapitalizmin büyük bir
işçi kaynağı olarak kullandığı kullan-at işçilerinin en kolay
kullanılanlarından göçmenler, Türkiye’deki Suriyeli sığınmacı işçiler üzerinden
incelenecektir. Bu amaçla, öncelikle literatür taramasında Marx’ın “yedek
sanayi ordusu” gibi kavramlar hakkında bilgi verilecek, ardından Suriyeli
sığınmacıların Türkiye’deki emek piyasası içerisindeki genel bir resimleri
sunulacak ve son olarak bu olgu, internet gazete haberleri üzerinden analiz edilip araştırma
tamamlanacaktır.
Literatür
Taraması
İncelememizle
alakalı literatür tarandığında Marx’ın yedek sanayi ordusu kavramına başvurmamak
imkânsız olur. Kavram tamamlanmadan evvel Engels, İngiltere’de Emekçi Sınıfın
Durumu adlı eserinde bu ordunun kimlerden oluştuğunu, nasıl küçülüp
genişlediğini, bu insanların hayatta kalma mücadelelerini günlük yaşamını
ayrıntılı bir şekilde anlatmıştı.
ABD’de
tam istihdam II. Dünya Savaşı yıllarında 11 milyon insan askere alındığı ve
savaş maliyetlerini karşılamak için işgücüne ihtiyaç duyulduğu sırada tam
istihdam sağlanabilmişti.
Harry
ve Fred Magdoff, günümüz yedek sanayi ordularını çalıştıkları makalede “Sermaye
emeği ihtiyaç duyduğunda tedarik edip, ihtiyacı kalmadığında kapıyı göstermek
ister.” Der ve bu güvencesiz ordunun beş kategorisi olduğunu belirtirler:
a) İşsizler
b) Tam
zamanlı çalışmak isteyen part-time işçiler
c) Tam
zamanlı çalışmak isteyen ama ara sıra kısa dönemli işlerde serbest çalışan
kişiler
d) Tam
zamanlı çalıştıkları işi kısa süre sonra yitirme ihtimali bulunup bu ihtimale
göre davranan kişiler ve
e) Mahkumlar
ve özürlüler gibi aktif nüfus dışında ancak farklı koşullarda istihdamları
mümkün kişiler.
Zamanımızda
sermaye sahipleri, yasalarla korunmuş tazminat yükümlülükleri dolayısıyla
işçileri istediği gibi alıp çıkaramadığı için; mevsimlik, part-time ve geçici
sözleşmeli işçi kullanımı, kamu hizmetlerini özelleştirme, fason ya da taşeron şirket
kullanma gibi yollara başvurur. Bu nedenle, günümüzde daimî işlerde çalışan
insan sayısı giderek azalmaktadır.
Yedek
sanayi ordusunun ağırlığı 3. Dünya ülkelerinde bulunmaktadır. Bu insanları
kaçak göçmen olarak sanayileşmiş ülkelerde görmek olasıdır. Bahsedilen
yöntemlerden, özellikle taşeron şirketlerin kullanımında genellikle kaçak
işçiler değerlendirilir. Taşeron işçiler haklarının farkında olmayan, kimi
zaman dil bile bilmeyen kişilerdir ve hak ettikleri ücreti, çalışma süresini ve
tatili elde edemezler. Örneğin, ABD’nin en büyük market zinciri olan Wall-Mart’a
baskın yapıldığında pek çok çalışanın gerekli belgelere sahip olmadığı
görülmüştü.
Türk
İşgücü Piyasasında Suriyeli Sığınmacılar
Türkiye’de
geçici koruma statüsünde bulunan Suriyeli sığınmacı sayısı Aralık 2020
itibariyle 3 milyon 639 bin 572 kişidir. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler
Bakanlığı’nın 31 Mart 2019
tarihinde yaptığı açıklamaya göre çalışma izni verilen Suriyeli sayısının 31
bin 185 kişidir.
Kayıt dışı çalışma oranı yüksek olan
sektörler; ticaret, inşaat ve imalat gibi sektörlerdir. Suriyelilerin çalışma
alan ve koşulları incelendiğinde bu kişilerin %79,1’i bu sektörlerde çalışır.
Tekstil, giyim, deri ve ayakkabı sektörleri neredeyse Suriyeliden 1/3’ine iş
sunar ve Türkiye işgücü içindeki Suriyeli çalışan oranı %2,9 iken bu sektörlerde
%16,1’e çıkmaktadır. Meslek vasıfları
açısından bakıldığında Suriyeli çalışanların %32’si düşük vasıflı; %60,9’u yarı
vasıflı ve %7,2’sinin yüksek vasıflı mesleklerde çalışmaktadır.
Bu işçilerin çalışma koşullarına baktığımızda
%75’ten fazlası Türkiye’de haftalık yasal çalışma saati olan 45 saatten daha
fazla çalışmaktadırlar. Türklerde de aşkın (45 saatten fazla) çalışma oranları
yüksek olmasına rağmen bu fazla çalışan kitlenin çoğunluğunu Suriyeliler
oluşturmaktadır.
Ücretlere baktığımızda Suriyeli çalışanların
ortalama maaşları asgari ücretin (net 1,404 TL, brüt 1,777.5 TL) altındadır.
Maaş ortalamaları erkeklerde 1.377 TL iken kadınlarda 1.083 TL’dir.
Yöntem:
Bu çalışmada, veri oluşturma yöntemi olarak doküman
analizi kullanılmıştır. Toplanan verilerin incelenmesi içinse nitel araştırma
yöntemlerinden fenomenoloji kullanılmıştır. Fenomenoloji, günlük hayatta sıkça
rastladığımız, neredeyse sıradanlaşmış olguların doğası ve bu fenomenleri
deneyimleyen kişilerin duygu ve düşünceleri hakkında derin bir kavrayış sunar
bizlere. Fenomenolojinin doğası gereği bu deneyime ait bütün unsurlar
araştırılmalıdır. Araştırmamızın sınırlılıklarından biri, haberlerdeki
bireylere ulaşamadığımızdan yalnızca aktarıldığı kadar bilgiye ulaşmamızdır. Bu
sınırlılığa rağmen fenomenoloji seçilmiş ve bu yöntemle, medyaya yansıyan örnek
olaylara, belirlenen temalara uygun alt sorular sorulmak suretiyle bireylerin
deneyimlerinin ve duygularının gözlemlenmesi amaçlanmıştır. Bu temalar: çalışılan
işler (kaç işte çalışıldığı, bu işlerin kişilerin kendi alanlarıyla ilgisi,
çalışma motivasyonu vs.); çalışma koşulları; güvence durumu, hak arama
imkanları; iş kazası – iş cinayeti deneyimleri; ve pandemi sürecinin etkileri
Türkiye’de Kullan-At İşçileri Olarak Suriyeli
Sığınmacılar
Öncelikle sol.org.tr sitesindeki bir
haberle başlayalım. Burada, bir sığınmacıyla ayrıntılı bir röportaj
gerçekleştirilmiştir. Bu haliyle araştırma sorumuza cevap bulmamız açısından en
uygun haberdir. “Suriyeli göçmen işçi yaşadığı hak gasplarını anlattı”
Muhammed Sami Cerci, Türkiye’ye 5 yıl önce göç etmiş 23 yaşında bir genç.
Suriye’de annesinin jeoteknik mühendisi olduğunu ve maddi durumları iyi olduğu
için çalışmaya ihtiyaç duymadığını belirtmiş. Oradayken okuyormuş ancak iç
savaştan sonra okulundan ayrılıp 18 yaşındayken, ailesine bakabilmek için
Türkiye’ye gelmiş. Buradan, ilk iş deneyiminin sığınmacı olarak, birazdan
anlatacağımız şartlarda gerçekleştiğini öğreniyoruz. Okulunu bitirdiğinde hangi
mesleği hayal ettiği bilgisine ulaşamıyoruz. Öte yandan, karşılaştığımız
haberlerde, her ne kadar savaş eğitim hayatını sonlandırsa de annesine ve okul
bırakmasına bakarak okuma seviyesi en yüksek olan birey olduğunu
söyleyebiliriz. Ayrıca üç dil konuşabilmekte. Birazdan inceleyeceğimiz üzere,
hakkını aramak konusunda en başarılı isim, Muhammed Sami oluyor.
Türkiye’ye geldiği ilk dönem aylık 500 TL
maaşla bir markette çalışmış. Akrabalarından yardım alamadığını ve ailesine
bakmak zorunda olduğunu, bu nedenle bu işi kabul ettiğini belirtmiş. Halen
bekar olan Muhammed’in, çalıştığı bütün işlerdeki temel motivasyonu ailesine
bakmak oluyor. Sonrasında anketörlük, ayakkabı tamircisi ve mobilyacıda
çalıştığı bilgisini ediniyoruz. Habere konu olan son işi de Şirinevler’de bir
acentede olmuş. Buradan evvel Silivri’de bir alüminyum fabrikasında çalışmış.
Acentedeki işe başlamasına bir arkadaşının vesile olduğunu ve asgari ücretten
düşük bir ücretle sigortasız çalışmaya başladığını görüyoruz. Buradan da kendi
rızasıyla ayrılmamış, patronu işten çıkarmış.
Çalışma şartlarına bakarsak, öğle arası
vermeden günde on saat çalıştığını görüyoruz. Buna cumartesiler de dahil. Öğle
yemeği, dönüşümlü olarak yeniyor ve hemen işe dönülüyor; fazla çalışılan
saatlerde mesai ücreti alınmıyormuş.
Güvence durumuna baktığımızda, son işine
kadar sigortasız çalışmış. Acentede yapılan sigortası ise ısrarlı talebine
rağmen altı ay sonra ancak yapılabilmiş ve işten çıkarılmasından bir ay evvel
sonlandırılmış. Böylelikle 1,5 sene çalıştığı bu işte yalnızca 9 ay sigortalı
olarak çalışabilmiş. Alüminyum fabrikasındaki işinden çıkarılma sebebi olarak
piyasanın kötüleşmesi üzerine işten çıkarmalara gidileceği söylenmiş. Ancak
gerçek nedenin işten çıkarılan yerli bir işçinin “kaçak işçi çalıştırılıyor.”
Şikâyeti üzerine ceza almaktan korkulduğu olduğunu öğreniyorlar. Buradaki
denetimde, kaçak 11 Suriyeli işçinin, denetim sırasında fabrikanın arka
tarafına saklandıklarını görüyoruz. Burada “Yine haklarımızı alamadan işten
atılmış olduk.” İfadesini kullanıyor Muhammed. İşten çıkarmalarda bir tazminat
alması söz konusu değil.
Röportajda belirttiği bir iş kazası ya da iş
cinayeti yok. En büyük şikâyeti, haklarının gasp edilmesi. Bu gasplar
şunlardır: Sigorta yapma sözüne rağmen sigortanın altı ay sonra yapılıp bir ay
evvel sonlandırılması, Pandemi sürecinde işten çıkarma yasak olduğundan kendisi
adına sahte bir istifa dilekçesinin düzenlenip istifa etmiş gösterilmesi bu
nedenle de kanuni haklarından yararlanamıyor oluşu
Hak arama durumlarına baktığımızda Alüminyum
fabrikasındaki işten çıkarma üzerine Türk iş arkadaşlarının yardımı ile
arabuluculuğa başvurarak bir tazminat hakkı elde edebildiğini, diğer Suriyeli
arkadaşlarına yardımcı olarak onların da haklarını almalarına vesile olduğunu
görüyoruz. Son işinde ise işçiler için bir dayanışma, haberleşme ve mücadele
ağı olan ve 2018’de kurulan Patronların Ensesindeyiz adlı oluşumla iletişime
geçmiş ve hızlı bir geri dönüşle PE avukatı ile hukuki süreci başlatmış ayrıca,
sesini bizlere duyurmuş. Ayrıca verdiği röportajın Arapça ’ya çevrilmesi ile
haklarından habersiz sığınmacıları da bilgilendirmek istemiştir.
Duygu durumları ve şikayetlerine bakarsak, iş
dışında genel olarak bir sorununun olmadığını, iş arkadaşlarıyla iyi ilişkiler
kurduğunu öğreniyoruz. İşte, patronu tarafından gördüğü ayrımcılığa da yer
verdi “..beni
kendinden aşağı görerek yaptı bunu. Düşünüyor ki bu insan yabancı, yalnız,
ona kimse yardım edemez. Bu şekilde hakkımı aramayacağımı düşündü.
Yaptıklarını bana lütuf olarak düşündü.” Bunun dışında Türkiye’deki Suriyeliler
hakkındaki genel yargılara da doğrusunu getirmek zorunda hissettiğini
görüyoruz: “Suriyeliler devletten
maaş alıyor deniliyor. Bu yaşadığım zorluklar bunun böyle olmadığının bir
ispatıdır.”
İleri Haber sitesinde 17 Aralık 2019
tarihinde yayınlanan bir haberle devam edelim: “Adana’da yol kenarında ölü
bulunan Suriyeli işçi Mustafa El Recep’in aslında çalıştığı fabrikada hayatını
kaybettiği ancak cesedinin işyeri sahibi ve üç çalışanı tarafından battaniyeye
sarılarak yol kenarına bırakıldığı ortaya çıktı. İşyeri sahibi ve ustabaşı
tutuklandı.”
İşçi Mustafa El Recep, bahsedilen fabrikadaki
(plastik fabrikası) işine iki hafta önce başlamıştır. Haber, işçinin hayatına
dair pek bir bilgi vermemekle birlikte işçilerin ifadesine göre ölümün bir iş
cinayeti mi yoksa intihar mı olduğu şüpheleri doğmaktadır.
İşçinin, barınacak yeri olmadığı için
fabrikada yaşadığını öğreniyoruz. Ailesi hakkında bir bilgiye ulaşamadığımızdan
çalışma motivasyonunun yalnızca kendini geçindirmek mi yoksa bakmakla yükümlü
olduğu kişilerle ilgilenmek mi olduğunu göremiyoruz.
İş cinayeti senaryosunda, kullan at işçilerin
hiçbir önlem alınmadan çalıştırıldığını ve bu ağır şartlarda hayatlarını bile
kaybedebildiklerini gözlemliyoruz. Kaybedilen hayatın, patronlar nezdinde
değerini ise cesedin gizlice yol kenarına atılması ortaya koymaktadır. Gerçekten
de işçi kullanılmış ve atılmıştır.
İntihar senaryosunda ise hayatta kalmak için
başka bir ülkeye gelen bir insana hayattan ümidini kesecek ve ölümü arzulayacak
kadar ağır bir yaşam ve çalışma koşullarına işaret edebilmekte ancak derin
bilgilere ulaşamadığımızdan bu sonuç kesin değildir.
İki haberi özel olarak inceledikten sonra
şimdi, topladığımız verileri, belirlediğimiz temalar etrafında karşılaştırmalı
olarak ortaya koyabiliriz.
Çalışılan işler: Suriyeli sığınmacılarda, Türkiye
vatandaşlarına göre, iş bulma sürelerinin daha kısa olduğunu, bunun da iş
seçme, daha iyi bir işi bekleme imkânlarının olmaması nedeniyle olduğunu
belirtmiştik. İncelediğimiz vakalarda da bireylerin, genel olarak ne iş
bulsalar çalıştıklarını gördük. Örneğin, evleri boyayan 25 yaşındaki Ali
Hammadi’nin Türkiye’ye geldiği 6 yıldan beri ne iş bulsa yapmasının yanında uzmanlığıyla
alakalı bulduğu en iyi iş fabrikada demir portföy boyamak olmuş ve bundan
memnun olmayıp kendi mesleğini yapmak istediğini belirtmiş
Çalışma koşulları: Çalışma süreleri genellikle yasal süreden
daha uzun ve koşullar daha ağır. Örneğin, yukarıda örnek olay olarak verdiğimiz
Muhammed Sami, “Öğle arası olmadan günde 10 saat çalışıyorduk. Cumartesileri
de dahil. Öğle yemeğine iş arkadaşımla dönüşümlü gidiyorduk. Yiyip hemen işe
dönmemiz gerekiyordu. Fazla çalıştığımız saatler için mesai ücreti
alamıyorduk.” Demişti
Güvence durumu, hak arama imkanları: Muhammed Sami, dört yıldan sonra zor
ve eksik de olsa sigortalı bir iş bulabilmişti. İncelediğimiz on
vakadan yalnızca o, sigortalı bir işe sahipti. Aynı şekilde hak ettiği
tazminatları alabilen de yalnızca oydu. Bu da, Türk arkadaşlarının yardımıyla
ve sonraki olayda yerli bir organizasyon aracılığıyla olmuştu. Bunun
dışındakiler beklendiği gibi, herhangi bir güvenceye sahip değildi. İş dışında
bir haksızlık için başvurduğunda, polisin görevini yapmadığını belirten bir
vakaya da rastladık
İş kazası – iş cinayeti deneyimleri: Ali Hammadi, iş için götürüldüğü bir
fabrikada Suriyeli olduğu için saldırıya uğramış: “Çalışıyordum, çay içmeye
gittim. Sonra adını bilmediğim biri yanıma geldi, ‘Suri sen konuşma, burda da
oturma’ dedi. Sonra ben çayı bıraktım, ‘Tamam içmiyorum’ deyip giderken
arkamdan geldi ve ‘Sen Suriyelisin memleketine git’ diyerek çay bardağını
kafama vurdu. Beni işe götüren adam da arkasını dönüp gitti. Elime bakan 4 tane
çocuğum var. Ben de başıma bir şey gelir diye korktum, işi bıraktım.”
Pandemi sürecinin etkileri: Dünyayı saran Covid-19 pandemisinden sonra
dünya genelinde binlerce insan işini kaybetti. Kullan-at işçiler, kriz
durumunda olsun olmasın ilk vazgeçilen işçilerdir. Bu nedenle böyle bir kriz döneminden
de ziyadesiyle etkilenmeleri beklenir. Ve etkilendiler. Kitlesel olarak
işlerinden olmakla birlikte sokağa çıkma yasağından ve azalan iş imkanlarından
dolayı yeni işler edinmekte zorlandılar. Bu süreci hapis hayatı olarak
nitelendirenler vardı. Pek çok ifadede en büyük sıkıntının ev kirası ve
faturaların ödenememesi ve açlık olarak karşımıza çıktı: “En büyük
sıkıntımız ev kirası ve faturalar. Kiranın yarısını anca verebildik.”; “Eşim
işsiz olduğundan bu yana eve sebze almadım.”; “Bize hastalık ve açlık arasında
bir tercih şansı da bırakmadılar, direkt açlığı reva gördüler.”
Bu süreçte sigortalı işçilere sağlanan
işsizlik maaşından da pek tabii faydalanamadılar: “Bir süre sonra işsizlik
maaşı verilecek dendi ama sonradan öğrendik ki sadece sigortalı işçiler
alabilecekmiş. Sadece Türkiyeli işçiler alabildi ama onların da hepsi değil.
Türkiyeli işçiler arasında da sigortasız çok var. Çok az işçi alabildi bu
parayı.”
Bunun yanında sağlık güvencesi konusunda da
endişe duymaktaydılar: “Virüs bulaşsa hastaneler bize bakar mı bilmiyoruz.”
Öte yandan, karantina yasağını ihlal ettiği
için, 19 yaşındaki Ali El Hemdan isimli Suriyeli gencin, polis tarafından
öldürülmesinin de bütün Suriyeli sığınmacılar üzerindeki psikolojik etkilerini
de göz önünde tutmak gerekir
SONUÇ
Çalışmamızın ortaya koyduğu kadarıyla
Türkiye’de yaşayan Suriyeli Sığınmacıların durumu, günümüz yedek sanayi ordusu
olan kullan-at işçileri niteliklerini taşımaktadır. Bununla birlikte, çalışmamız,
karşımıza iki soru daha çıkarmaktadır ve bu sorulara da farklı çalışmalarla
cevap bulmak gereklidir. Vatandaşlığı olan Suriyeli bireylerin çalışma
şartları, incelediğimiz kimliksiz Suriyelilerden ne kadar farklılık
göstermektedir? İkinci soru, Suriyeli sığınmacıların her şeye rağmen, devlet
nazarında bir statüsü, meşruiyeti vardır ama buna rağmen bu sıkıntılar baş
göstermektedir. Peki ya hiçbir statüye, hakka sahip olmayan düzensiz
göçmenlerin durumları nasıldır?
Başvurular
evrensel.net.
(2020, 5 27). Mülteci işçiler yazdı: Tercih şansı bırakmadılar, direkt
açlığı reva gördüler. amp.evrensel.net:
https://amp.evrensel.net/haber/405616/multeci-isciler-yazdi-tercih-sansi-birakmadilar-direkt-acligi-reva-gorduler
adresinden alındı
gazetekarinca.com. (2020, 4 28). Suriyeli genç
“dur” ihtarına uymadı diye öldürüldü, vuran polis tutuklandı.
gazetekarinca.com:
https://gazetekarinca.com/2020/04/suriyeli-genc-dur-ihtarina-uymadi-diye-olduruldu-vuran-polis-tutuklandi/
adresinden alındı
ilerihaber.com. (2019, 12 24). Patron, fabrikada
ölen işçiyi yol kenarına atmış! ilerihaber.com:
https://ilerihaber.org/icerik/patron-fabrikada-olen-isciyi-yol-kenarina-atmis-107798.html
adresinden alındı
ILO. (2020). Türkiye İşgücü Piyasasında
Suriyeliler.
İMREK, G. (2020, 8 18). Saldırıya uğramasının
ardından işi bıraktı, çocuğuna araba çarptı şikayetçi olamadı.
evrensel.net:
https://www.evrensel.net/haber/411846/saldiriya-ugramasinin-ardindan-isi-birakti-cocuguna-araba-carpti-sikayetci-olamadi
adresinden alındı
Magdoff, H., & Magdoff, F. (2004). Sömürgesiz
Emperyalizm. Monthly Review.
multeciler.org.tr. (2020, 12 23). Mülteciler Derneği:
https://multeciler.org.tr/turkiyedeki-suriyeli-sayisi/?gclid=Cj0KCQiAuJb_BRDJARIsAKkycUn-0EtGRTs0DSIdfB4R0LU-PI9Jg4vNWsnHqxXsiUebqUQTB-IzG-UaAoBbEALw_wcB
adresinden alındı
Oğuz, S. (2018). Marx Yeniden: Yedek İşgücü Ordusunu
İncelemek Üzerine Kısa bir Not. Mülkiye Dergisi, 171-173.
sol.org.tr. (2020, 11 6). Suriyeli göçmen işçi
yaşadığı hak gasplarını anlattı. sol.org.tr: https://sol.org.tr/haber/suriyeli-gocmen-isci-yasadigi-hak-gasplarini-anlatti-18690
adresinden alındı
Yorumlar
Yorum Gönder
Ee okudun o kadar, sen ne diyosun :)