Gilbert'in Hayalleri - Film Yorumu
Helloo,
Bugün Amerika'dayız: ben doğmadan evvel çekilmiş bir filmin yorumunda. O zamanlar ben yokum, ahanda bu ikisi de şöyle bir şeyler:
Di Caprio iyice bozmuş, bak; Johhny, adamım hala kendinde :D Bu ikisini bir arada ve daha bıyıkları yeni yeni terlemişken gördüğümüz film Gilbert'in Hayalleri diye çevrilmiş, orjinal ismi de "What's Eating Gilbert Grape?" Yani, nedir bu Gilbert Grape'i yiyip bitiren? Türkçe isim pek oturmamış gibi gibi.
Açıkçası ben, filme Johnny Depp için başladım. 8. sınıfa giderken Karayip Korsanları'nı izlediğimden beridir severim kendisini. Bir tane de en sevdiğim JD filmleri listesi mi yapsam acep? Ha, ne dersiniz? Neyse, filme Depp için başlıyorsunuz belki siz de ve Di Caprio'nun büyüsüne kapılıyorsunuz. Zaten filmden oyuncu olarak ödüller hep buna gitmiş. Johnny kim köpek la, demişler :D Kendileri, ilk Oscar adaylığını da bu rolüyle almış, o derece bi performans! (Yazık o zamandan beri anca geçen sene alabildi :D)
Gelelim filme, ama öncelikle izlemeyen izleyip gelebilir, ilerleyiş hakkında bilgiler vereceğim, neşesi kaçmasın. Gerçi dram filmi ne neşesinden bahsediyorsam :D
Evet, Film dram türünde. İmdb'den de 7.8 puan almış. Ve 1993 yılında çekilmiş, Teksas'ta. izlerken bi iki karakter hariç herkese "Ay yazık ya..." demek zorunda kaldım.
Hikaye şöyle, Teksas'ın küçük bir kasabasına sıkışmış, dışarı çıkma özgürlüğü pek olmayan, umutsuz insanlar topluluğu var. Kasabada büyük bir süpermarket açılmış yakın zamanda. O yüzden Gilbert'in (Depp, 24) çalıştığı bakkalda işler kötüleşmiş. Mc Donalds ya da Burger King var mı göstermediler ama bi tane hamburgerci açıldı diye bütün kasaba halkı bayram ediyordu. Çocuklar bando zurna çalıyo falan. Öyle küçük bir yer. Film açıldığında Gilbert ve zihinsel engelli kardeşi Arnie (Di Caprio, 18) her sene kasabadan geçen karavan konvoyunu bekliyorlar. Eğlenceleriymiş, onlar geçerken Arnie peşlerinden koşacak falan. Geliyorlar, koşuyo bizimki. Bi karavanın araba bozuluyo kasabada arabanın düzelmesini bekliyorlar ana-kız. Kızımız başrol. Gilbert'le birbirlerini sevecekler. İlk görüşte etkileniyorlar, uzunca bir süre beklemiyoruz filizlenmesini. Gilbert'in aile şöyle:
Anasıyla ilgilenen ablası + ergen kız kardeşi, dondurmacıda çalışıyo + zaten bizim zihinsel engelli Arnie, (Gilbert'in sorumluluğunda) ve kocasının intiharından sonra depresyona girmiş, yemiş de yemiş, camış gibi olmuş anası. Bizim millet olsa camış der ama Gilbert şey diyo: "Televizyonda falan karaya vurmuş balina gördün mü hiç? İşte o benim annem."Bi sahnede uzaktan evine bakarken "Ne kadar küçük ve güzel görünüyor, içerdeki kocaman şeye kıyasla." dedi.
Kadın kasabanın en güzel kadınıymış gençliğinde. Ben inandım, güzel kadın. Çocuklarından da belli zaten :) Nedeni olduğunu öğrenemiyoruz, evin reisi -ki, reiz olamamış- gidip kendini bodrumda asmış. Yazık, Gilbert o günden sonra bodruma inemiyormuş. Bizim filmlerimizde olsa kadın, çocuklarım için yaşamalıyım, der ve direnir sanki. Bu kadın direnememiş, yumulmuş. Sanırım ben de depresyona girsem sonum böyle olur, suçlamayayım. Yazık kadına. 7 yıldır dışarı adım atamıyormuş alay konusu olur diye. Çocuklar pencereden dikizleyip gülüyor falan.
Gilbert de iyi aile çocuğu, bütün çocuklar iyiler, sorumluluk üstlenmişler falan. Bizimki acınası ortamda ne yapsın? Kötü yola düşüyo tabi. Evli ve iki çocuk anası bi kadınla takılıyor.
Gelelim Arnie'ye, yüksek yerlere çıkmayı seviyor. Sürekli ağaç sırtlarında. Bununla kalsa iyi, kasabanın bi su kulesi var, sürekli oraya tırmanmanın derdinde; sadece filmde 3 kere gördük. Polis sonuncuda tutukladı artık. Gilbert bir şey yapamadı bilmem kaçıncı vukuatı olduğundan. Sonra bir baktık anası evden çıktı. Beni sanşaynıma (sunshine: gün ışığı) götür, diye. Küçük Toros gibi bir arabayla yola koyuldular istemeye istemeye, çünkü rezil olacaklar. Film boyu Gilbert bir kamyonet kullanıyordu. Sadece bu sahne için arabayı küçülttüler.
Çünkü asfaltta giderken annesinin bindiği taraftan arabanın yamulduğunu bizlere göstermek istemişler. Ben fark etmedim, kardeşim söyleyince gördüm yamultmuş arabayı kadın.
Başrol kıza bakarsak, anası babası boşanmış. Kız bi ananın evi bi babanın evi derken gezgin olmuş, dünyayı geziyor. Anasını da almış yanına birlikte karavanla diyar diyar geziyorlar. Bunlar birbirlerini sevince araba düzelmese de gidemeseler diye dua ediyorlar. Bi keresinde Gilbert, kızla buluşcam diye (bir elin parmağını geçmez kızla buluşmaları) Arnie'yi banyoya koyup, büyük adam oldun kendin banyo yapabilirsin, dedi. Arnie de yaparım dedi hemen. Ama Arnie'nin kararlar muazzam: Mesela su kulesine bi daha çıkmıycaksın dendiğinde inerken ordan, tamam çıkmıycam, diyo; iner inmez ben çıkcam kuleye, diye ağlıyo :D Neyse, uyudu, uyandı, sabah bi döndü bizim eleman, Arnie hala banyoda. Su buz gibi olmuş tir tir titriyo.
Neyse çok uzatmiim, sonuç olarak bitişi sevdim.
Bu arada Di Coprio kamera arkasında da rolünden çıkmamış gibi duruyor. Siz ne dersiniz?
Annesiyle beraber benim de sanşaynım olan Arnie ile bitireyim:
Goodbye!
Arnie'nin büyüsüne kapılmış Sevda.
Yorumlar
Yorum Gönder
Ee okudun o kadar, sen ne diyosun :)